1 Eyl 2010

Azalan Saçlara Şekil Vermek İçin İpuçları

Günümüz sorunlarından olduğunu kabul ettiğimiz saç dökülmesi veya seyrekliği çevremizde bir çok kişide vardır. Belkide sizde bile bu durum gözükebilir,ama üzülmenize gerek yok aşağıdaki ipuçlarını inceleyerek sizde normal saçınız varmışcasına onlar şekillendirebilirsiniz.İster saçınızı boyayarak ister kestirerek saç spreyleriyle istediğiniz gibi şekillendirin. Sizi fazla sıkmadan siz değerli ziyaretçilerimizi aşağıdaki ipuçlarıyla baş başa bırakıyoruz.
İnce ya da azalan saçları, ya da transplantasyonla ekilmiş saçları daha dolgun göstermek için birkaç kolay yol vardır:
* Hacmi arttıran ve dokuyu geliştiren dol-gunlaştmcı şampuanlar kullanın.
* Saçınızı şampuanlamadan önce kremleyin. Böylece, krem saçınızı düzleştirmeden ve sindirmeden onun bütün avantajlarından faydalanabilirsiniz.
* Saçlarınızı her gün şampuanla yıkayın. Saçınızı sadece bir kere şampuanlamanız yeterlidir. Saçınızı kurutabileceği için ikinci kere şampuanlamaya gerek yoktur.
* Saç kurutma makinesini düşük ayarda kul lanın. Bu saçınıza hacim katar ve şekil ver menizi kolaylaştırır.
* Saçınıza köpük ya da jöle sürmeyin. Bu saçı sindirerek daha az görünmesine neden olur.
* Köpük ya da jöle yerine iyi bir saç spreyi ya da sabitleyici sprey kullanın. Saçı tamamen kuruttuktan sonra, sprey ile hafifçe nem lendirin, kurutun, tarayın ve istediğiniz gibi şekil verin ve tekrar spreyleyin. Bu saçınızı kontrol altında tutarken dolgun görünme sini de sağlar.
* Eğer saçınız ön kısmı incelmiş ya da seyrelmişse, bu bölgenin rengini açmak ya da bu bölgeye vurgu yapmak, incelenen bölgenin daha az fark edilmesini sağlar; özellikle saç ve cilt renginiz arasındaki kontrast fazlaysa, boyayla bu kontrast azaltılmış olur. Bu yön tem, saç ve cilt rengi koyu olanlara öne rilmez.

Cinsel Gücü Artırıcı İlaç Uyarısı...!

“Kesinlikle kullanmayın”

Başbakanlığ’a başvuran bir vatandaş, cinsel gücü artıran ilaçlar hakkında bilgi istedi. Başbakanlık’tan vatandaşa verilen yanıtta, bu tür ilaçların üretim ve ithalatına izin verilmediği belirtilerek, “Bu ilaçları esinlikle kullanmayın” denildi.

Başbakanlık, piyasada ya da internette satılan cinsel içerikli ilaç ve ürünler hakkında bilgi isteyen vatandaşın talebini resmi yazı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na iletti. Gıda Kontrol Hizmetleri Daire Başkanlığı’ndan Başbakanlığa gelen yanıt ise tekrar başvuru sahibi vatandaşa gönderildi.

Başbakanlık’tan, vatandaşa verilen yanıtta Tarım Bakanlığı’nın ‘takviye edici gıda’ adı altında kilo verdirici, kilo aldırıcı, boy uzatıcı, cinsel performansı artırıcı, sigara bıraktırıcı ve hastalıkları iyileştirici gibi niteliklerde hiçbir ürüne üretim yada ithal izni vermediği belirtildi. Başbakanlığın yanıtında şu bilgilere yer verildi:
“Bu etkilere sahip olduğu iddia edilen ürünlerin, ithalat ya da üretim izni olmadığı halde yalan beyanla Tarım Bakanlığı’ndan izinli oldukları ilan edilmektedir. Bu ürüleri pazarlayanlar başka firmalara ait ithalat ya da üretim izni tarih ve sayılarını kendi ürünlerine aitmiş gibi göstermektedir. Bu ürünlere ait Tarım Bakanlığı’ndan insanların günlük tükettikleri gıdalara ek olarak takviye edici gıda niteliğinde verilen ithal ve üretim izinlerini beyan ve taahhüt ettiklerinin dışında etiket, ambalaj ve reklamlarla satışa sunarak tüketiciyi yanıltılmaktadır.”

Reklamı da yasak

Botoks Yaptırmadan Önce Okuyun......!

Tüm gazete manşetleri ve televizyonlardaki şov programlan ılın şimdilerde vazgeçilmez konusu botokstur. Bu gözde uygula mayla yüzünüzdeki tüm yaşlılık belirtilerinin en hızlı ve kolay şe kilde yok edileceği vurgulanıyor. Ne var ki, Botoks son derece cid di bir tıbbi uygulama olup doktora danışılmadan yapılmamalı, gü venilir ve işin ehli kişiler tarafından gerçekleştirilmelidir.
Bu yeni akım yani Botoks uygulaması ameliyatsız gerçekleş tirilen kozmetik uygulamasını yeğleyen kişilerce masum bir eğlen ce olarak değerlendirilmektedir. Ama Dallas’taki Teksas Üniversi tesine bağlı Güneybatı Tıp Merkezi’nin estetik cerrahi bölüm baş kanına göre bu uygulamanın istenmeyen sonuçlar doğurabileceği gerçeği bir kenara atılmamalıdır.
Dr. Rod Rohrich bu uygulamaya sıcak bakan herkesi şu sözlerle uyarıyor: “Bu uygulamalara katılmayı düşünen kişilerin işlemi uy gulayacak kişinin işin ehli olup olmadığı araştırmaları çok önemli dir. Botoks yalnızca yetkili ve eğitimli bir doktor tarafından uygu lanmalıdır. Bu uygulama kırışıklığı önleyen bir kremin kullanılma sına benzemez.

Kanseri Tetikleyen Asbest Yasaklanıyor


Günümüzde kanseri tetiklemeyen ürün kalmadı diyebiliriz. Artık her şey kanseri tetikliyormuş gibi geliyor insana.Bu maddelerin içinde bulunan Asbestte yasaklanma yolunda.


Kansere neden olan asbestin üretimi, kullanımı ve asbest içeren eşyaların piyasaya sunulması yasaklanıyor.
Edinilen bilgiye göre, Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, asbesti tamamen yasaklayan yönetmelik değişikliğini Başbakanlığa gönderdi. Böylece daha önce kısmen yasaklanan asbest kullanımı tamamen yasaklı hale geliyor. Yeni uygulama ile Avrupa Birliği ile de tam uyum sağlanacak. Yönetmelik değişikliğiyle, 31 Aralık 2010 tarihinden itibaren tüm asbest türlerinin çıkarılması, herhangi bir ürün üretiminde kullanılması, asbest içeren tüm ürünlerin piyasaya arzı yasaklanacak. Çok iyi bir yalıtkan madde olan asbest çoğunlukla yapı malzemelerinde ve gemi yapımında kullanılıyor. Asbest solunum ya da içme suyu yoluyla

Oruç Tutarken Susamamak İçin


Ramazan Ayının yaz dönemine gelmesi oruç tutmayı zorlaştırıyor. Gün içersin de susamamak mümkün değil. Oruç tutanlar aşağıdaki bilgileri göz ardı etmezseler fazla zorlanmadan iftar vaktine kadar dayana bilecekler.
Ramazan'da gün içinde daha az susamak için ne yapmak gerek sorusunun cevabını veren uzmanlar sahurda bol bol sıvı gıdalar alınması önerisinde bulundular.
Mevsim normallerinin üzerinde sıcağa rastlayan ramazan ayında oruç tutanların sıvı alımına çok dikkat etmesi gerektiğini ifade eden uzmanlar bu dönemde doğru ve bilinçli beslenmenin öneminin daha da arttığını söylediler. İnşaat, kömür ocakları ve sanayi gibi alanlarda çalışan kişilerin sahurda yoğun demir ve kalsiyum içeren gıdalar tüketmesi gerektiğini belirten uzmanlar bu kişilerin sahurda enerji deposu olan pekmezden de aşırıya kaçmayacak şekilde yararlanması gerektiğini ifade ettiler. Sıcak geçen ramazan ayında sıvı kaybının çok fazla olduğundan 'Bu nedenle oruç tutanlar iftar ve

Yağları Asitle Yakarak Zayıflama

İşte, evde ya da okulda öğlenleri yediğimiz yiyecekler günün tamını etkiler. Bundan Dolayı öğlenleri beslenirken dikkat etmeliyiz. Yoğunluğumuz nedeniyle abartmadan ve dikkat ederek beslenmeliyiz.. Böyle söyleyince genellikle “salata yiyelim” diye bir düşünce kaplıyor insanın içini. Fakat sadece salata yemek de yeterli olmuyor.Asıl önemli olan salatayı nasıl yediğimiz, salatamızda yapacağımız seçimler. Peki nasıl mı? Bildiğiniz gibi salatalarımızın vazgeçilmezleri olarak limon ya da sirkeyi söyleyebiliriz. Bu ezeli rekabette sirkeden yana olmak durumundayız. Ancak bu seçimi yapmamızın lezzetle bir alakası yok (salatasını sirkeyle de çok lezzetli bulan vardır, o ayrı). Zira sirkede bulunan asetik asit, zayıflama konusunda en büyük yardımcımız. Araştırmalara göre asetik asit, vücudun yağı çözdüğü hızı arttırıyor.  



Zayıf Kalmak İçin Patlamış Mısırla Atıştırın

Bilim insanlarının yaptıkları araştırmalar üzerine abur cubur yemek yerine iştahımızı bastırmak için patlamış mısır yememizin bir sakıncası yokmuş, yapılan denemelerde öğlen yemeğinden 15 20 dakika önce 1 kase patlamış mısır yiyen kişinin, yemekte bir kase kızarmış patates yiyenden 105 kalori daha az aldıkları gözlenmiş. Patlamış mısır 15 kaloriyken , patates 150 kalori olması birazda bizim için yararlı gibi.Mısırın üstün olmasının bir nedeni de içinin hava dolu olması. Patlamış mısırı yedikçe içerdiği hava sayesinde vücudumuzu kandırıyor ve iştahımızı 15 kaloriye kapamış oluyoruz.



Karaciğer Hastalıklarına Karşı Kahve İçin.






Bilimadamlarının Kahve ile ilgili yaptıkları araştırmalara göre, kahve kronik hepatit C’li kişilerde görülen karaciğer hastalıklarının gelişmesini zayıflatıyormuş.
Çalışmaya hepatit C virüsü (HCV) ile enfekte 766 hasta katıldı. Hastalardan aldıkları kahve, yeşil çay ve siyah çay miktarlarını bildirmeleri istendi. Yaklaşık 4 yıl devam eden çalışma sürecinde hastalar her üç ayda bir görüldü. Karaciğer hastalığının seyrini saptamak amacıyla çalışmanın 18’inci ayında ve 3,5’inci yılında karaciğer biyopsileri alındı.

Günde üç veya daha fazla fincan kahve tüketen hastalardaki karaciğer hastalığının ilerlemesinde kahve içmeyenlere göre %53 oranında bir azalmanın olduğu tespit edildi. Yeşil ve siyah çayın bu yönde herhangi bir etkisi olmadığı görüldü. Fakat katılımcılar arasında çay tüketiminin düşük olduğu da dikkate alındı.